Hayal edin.“ Hayal edin.Doğmadan önce, evrenin yaratıcı gücüne bağlı, küçük bir ışık kıvılcımıydın yalnızca. Yeryüzüne baktın. Harikulade yaşam formlarıyla dolu ne güzel bir gezegen. Dünya üzerindeki yaşam olasılıkları üzerine düşünmeye başladın. Okuyucu, yaşamın değerini ve tüm yaşamın sevgi, ışık, sevinç, uyum, huzur, eşitlik ve bolluk deneyimlemek için yaratıldığını hatırlıyor musun? Eğer bunu içinin derinliklerinde hissedebiliyorsan, doğru olduğunu biliyorsun. Eğer hissedemiyorsan üzülme, ben hatırlamana yardımcı olacağım. Biz, ruhsal ışığımızı ve enerjilerimizi, hatırlamak ve yaşayan tüm varlıklar için harikulade bir yaşam yaratmak için bir araya getiren bir topluluğuz. Vizyonumuzu hatırlamalı, ona odaklanmalı ve bu vizyonu hep birlikte bir arada tutmalıyız. Değişen zamanlarda ancak bu şekilde büyüyebiliriz” "Değişen Zamanlarda Nasıl Büyümeli' den alıntıdır. Sandra Ingerman (Weiser 2010).
Işığız ve buraya parlamak üzere geldik. Ama çoğumuz hem gerçek doğamızı hem de neden buraya geldiğimizi unutmuş durumdayız. Sevgi ve ışıktan yaratıldık ve sevgi ve ışığız. Dünya üzerinde parlayabildiğimiz kadar parlamak hepimizin doğuştan gelen hakkı.
Çoğumuza küçük yaşlardan itibaren çok fazla parlamamamız öğretildi. Eğer çok fazla parlarsak kimsenin bizi sevmeyeceği. Yalnızca birkaç tane “yıldız” olabileceği ve senin bunlardan biri olmadığın. Bu size tanıdık geliyor mu?
Neden dünya üzerinde yalnızca birkaç tane yıldız olsun ki? Şimdiye kadar hiç kimsenin yıldızlara bakıp da “keşke şu yıldız bu kadar çok parlamasa, ışığıyla diğerler yıldızların ışığını bastırıyor” dediğini duymadım. Burada bu inanç neden var?
Hepimizin, üzerimizdeki gece göğünün güzelliğini yansıtacak şekilde, kendi ışığıyla parlamasının zamanıdır. Dünyadaki karanlık yerleri aydınlatabilmek için hepimizin ışığıyla parlaması gerek."
Kendinize rahatlatıcı bir müzik secin. Rahat giysiler giyin. Oturabilir ya ayakta durabilirsiniz. Hazırlığınızı yapın ve çevrenizde olup bitenlerden, endişelerinizden uzaklaşın. Kendi içinize yolculuk yapın ve içsel ilahi ışığınızla birleşin ve onunla ışımaya, parlamaya başlayın. Bunu güneşin ya da bir yıldızın parlaması gibi düşünün. Ayakkabılarınızı çıkarın. Ayaklarınız toprağa bassın. Kollarınızı iki yana açın. Ve böylece çizdiğimiz beş köşeli yıldızların şeklinde olacağız. Bunu yaparken sesli bir harf seçip tonlama da yapabilirsiniz (a, o, om gibi harf ya da heceleri kullanarak). Ve bunu yaparken, kendi ışığınızı çemberimizdekilerin ışıklarıyla birleştirin. Çemberimizin üyelerini, ülkemizi ve tüm yaşamı kendi ilahi mükemmellik ve ilahi ışıkları içinde görün.
İsterseniz büyük bir fermuarı açarak, içinden ışık olarak çıkıp parladığınızı da görebilirsiniz. Kimseye ya da hiçbir yere bir şey göndermiyoruz. Sadece kendi içsel ilahi ışığımızla parlıyoruz ve çemberimizdeki herkesi, ülkemizi ve yeryüzündeki tüm yaşamı da kendi ilahi ışıkları ve mükemmellikleri içinde görüyoruz. Bu "bakışımız değiştiğinde baktığımız şey de değişir" ilkesidir. Kimseye bir şey göndermiyor, kendimizi değiştiriyoruz. Tüm yaşamın ışıktan olduğunu hatırlayın. Siz ışıksınız, hepimiz ışığız!
Önemli olan içimizdeki ışığı olabildiğince muhafaza etmek ve onunla parlayıp çevremizi aydınlatmak. Çalışmamızın ana fikri ışığımızı her an aldığımız her nefeste ve attığımız her adımda yaymak.
Bunu her dolunayda ve gönlümüzün istediği her gün yapmaya devam edelim. Zaman ve mekanın dışında çalıştığımızı anımsayın.