Şamanizm
Sevgili dostlar merhaba!
Çoğunuzun bildiği gibi yıllar önce bir blogum vardı. Kitap yazmaya başladığımda yazmayı ihmal etmiştim. Elbette o blogu yazmaya başladığımdan bu yana uzun yıllar geçti. Ve zaman insanı değiştirir. Hem ben değiştim, hem de çalışmam değişti. Yeni bir on yıla girerken içsel olarak bir yenilik yapmaya yönlendirildim ve bu aylık bülteni yazmaya karar verdim. Bunu yazmaktaki niyetim okuyucularla, danışanlarımla ve öğrencilerimle paylaşımlarda bulunmak. Şamanizm bir teknikler ya da kurallar bütünü değil. Geçmişi onbinlerce yıla dayanan bir yaşam tarzı. Şamanizm bizlere her şeyin canlı olduğunu, bir ruhu olduğunu ve birbiriyle bağlantılı olduğunu anlatır. Buna da “yaşam ağı” der. Tüm yaşam en derin düzeyde tek nabız, tek nefestir. Her birimiz bu yaşam ağının parçasıyız ve tüm yaşamdan, yeryüzünden, diğer yaşam formlarindan ayriı olma duygusu da yanılsama. Bu yaşam ağdaki her değişim bizi de etkiliyor. Aynı şekilde, bizim de bilincimizdeki her olumlu değişim yaşam ağını olumlu yönde etkiler. Çevremizdeki dünya içsel bilinç durumumuzu bize yansıtır. Ve bizdeki her olumlu değişim bütünü de olumlu etkiler. Dünyada çalkantılı zamanlar içindeyiz. Bildiğimiz gerçekliğin dokusu çözülüyor. Şiddetli doğal ve toplumsal olaylar, canlıların toplu kayıpları yaşanıyor. Bu da yüreğimizi parçalıyor. Bu zor ve çalkantılı zamanlarda merkezimizde kalabilmek, çalkantılı sularda seyredebilmek, kolektifin ağır enerjileriyle sürüklenmek yerine farklı bir enerjiyle yaşamlarımızı sürdürmeyi ve hep birlikte tüm yaşama saygı, sevgi, uyum ve denge içinde bir gerçekliğin dokusunu örmeyi isteriz. Şamanizm, on binlerce yıldır yaptığı gibi bugün de bize bunun için araçlar sunar. Bunları aylık yazılar aracılığıyla da elimden geldiğince sizlerle paylaşmak istedim. 21 Aralık 2019’da Ankara’da Kış Gündönümünü kutladık. Kış mevsimini, yeni döngüyü bir seremoni ile karşıladık. Birçok şamanik uygulayıcı seremonileri yeniay, dolunay, ekinoks ve gündönümü gibi zamanlarda yapmayı tercih eder. Bu döngülerde spiritüel enerjiler daha yoğundur ve seremonilerimize güç katarlar. Seremonilerde doğadaki değişimleri onurlandırırken, her birimizin içindeki değişimleri de onurlandırmış oluruz. Şamanların binlerce yıl boyunca, doğayla insan arasında uyumu sağlamaya çalışırken yaptığı şeyi yaparız. Seremoniden hemen önce katılımcılarla birlikte bir egzersiz yaptık. Bunu sizlerle de paylaşmak isterim. Yeni döngüye ve yeni yıla girerken hayatımıza dair hangi öykü ya da öyküleri geride bırakmamız gerektiği hakkındaydı. Hayatımız ve yaşadığımız durumlarla ilgili olarak kendimize anlatıığımız öykülerin, hayata yaklaşımımız ve hem hayat hem de kendimize olan duygularımız üzerinde güçlü etkisi vardır. Güçlü öyküler bizi günlük hayatımızda dahi güçlendirebilir ya da kısıtlayabilir. Farkında bile olmadan, genellikle kendimize bizi inciten ya da kısıtlayan öyküler anlatırız. Örneğin, kendimize sevilmeye layık olmadığımızı, herhangi bir işi yalnız başımıza halletmemiz gerektiğini, bolluğu ve bereketi sadece çok çalışırsak kabul edeceğimizi, yaratıcı olmadığımızı, ailemiz ya da diğerlerinin bizden daha önemli olduklarını ve bu yüzden onların ihitiyaç ve isteklerine öncelik vermemiz gerektiğini anlatıyor olabiliriz. Bunları ya da benzer hangi öyküyü kendimize anlatıp duruyorsak, bunu yapmak değişime ve yeni bir hayata doğru hareket etmemizi engelleyen bir çıpa, bir ağırlık olur. Diğer yandan öyküler, aynı zamanda ilham verici de olabilirler. Bizleri hareket etmemiz gereken yöne yönelten bir mıknatıs görevi de yapabilirler. Şamanik yolculuk yapmayı biliyorsanız aşağıdaki egzersizi yardımcı ruhunuzla birlikte yapabilirsiniz. Hazırlık yaparak işe başlayın. Yolculuk da seremonidir ve hazırlık gerektirir. Hazırlık konusunu tekrar etmek için Yazılar sekmesinden “Hazırlık Çalışması” başlıklı yazıya tıklayabilirsiniz. Yolculuk yapmayı bilmiyorsanız aşağıdaki egzersizi meditasyon olarak da yapabilirsiniz. Hoşunuza giden bir meditasyon müziği çalın. Hayatınızda sıkışmış hissettiğiniz ve neden ilerleyemediğinize bir türlü anlam veremediğiniz bir konuyu düşünebilirsiniz. Aklınıza gelen bir konu yoksa da yolculuk sırasında size gösterilmesine izin verin. Bulunduğunuz odadan sokağa çıktığınızı hayal edin. Dışarıda sizi bir sis karşılayacak. Yavaşça yürüyüp içinden geçtiğinizde kendinizi ağaçlarla çevrili bir yolda bulacaksınız. Bu yolda yürürken ağaçların güzelliğine bakın, gökyüzüne bakın, bastığınız yeri hissedin. Toprak bir yolda mısınız, çimenlerin ya da kumun üzerinde misiniz? Teninize değen havayı hissedin, saçlarınızın arasında dolaşan bir meltem ya da güçlü rüzgarı hissediyor musunuz? Temiz havayı içinize çekin. Yolda ilerlerken bir binaya varıyorsunuz. Burası bir kütüphane. Sizin bu hayatta şimdiye kadar kendinize anlattığınız öykülerin olduğu bir kütüphane. İçeri girdiğinizde sizi kütüphaneci karşılıyor. Kütüphaneci bir hayvan ya da insan formunda olabilir. Kendinizi tanıtın ve artık size hizmet etmeyen ve bırakmanız gereken öyküleri size getirmesini rica edin. Bunlar tek bir zarf ya da dosya şeklinde olabilir. Eğer belirlemiş olduğunuz bir konu varsa, bu konuda yaşadığınız soruna katkıda bulunan öykü ya da öyküleri içeriyor. Ya da bir konu belirlemediyseniz, farkında olmadan kendinize anlattığınız ve sizi kısıtlayan öyküyü içeriyor. Size verilen kağıdı açın ve dikkatlice bakın. Sonrasında odada bulunan şömineye gidin. Burada yanan güçlü bir ateş var. Ateş arındırıcı, dönüştürücü zeki bir varlıktır. Size şimdiye dek hizmet etmiş fakat artık etmeyen bu öyküyle vedalaşarak kağıdı ateşe bırakın ve küle dönüşünü izleyin. Ateşin çıtırtılarını dinleyin ve ona teşekkür edin. Çalışmanız tamamlandığında yeniden kapıya ilerleyin. Kapıda kütüphaneci size bir zarf veriyor. İçinde yeni döngüyle birlikte ilerlemenizi, yaşam nehriyle birlikte akmanızı destekleyen yeni bir öykü var. Bunu alın ve dikkatlice okuyun. Yolculuğunuz bittiğinde üzerinde düşünebilirsiniz. Kendisine teşekkür edin ve gittiğiniz yoldan geri dönün. Gözlerinizi açın, derin birkaç nefes alın. Topraklanmış olduğunuzdan emin olun. İsterseniz bir yürüyüş yapın ve deneyiminiz üzerine derinlemesine düşünün. Kış mevsiminde olduğumuzu ve havanın soğuk olduğunu biliyorum fakat dışarı çıkın ve doğada yürüyüşler yapın. Şehirde yaşıyor olmanız farketmez, yakınlarınızda mutlaka bir park vardır. Yürüyüşler yapın ve doğa varlıklarını gözleyin, dinleyin. Bir dostunuzla konuşur, dertleşir gibi konuşun. Bu bir ağaç, bir kaya, bir göl ya da deniz olabilir. Ve onları da dinleyin. Bunu düzenli olarak yaptığınızda aranızda bir ilişkinin gelişmeye başladığını göreceksiniz. Son olarak, değerli dostum ve hocam Sandra Ingerman’ın 2000 yılının kış gün dönümünde başlattığı ve her dolunayda bulunduğumuz yerden yaptığımız bir seremoniyi sizlerle de paylaşarak bitirmek istiyorum. Bu seremoniyi uzun yıllardan beri Dünya Ana ve tüm yaşam için yapıyoruz. Eğitimlerimde de öğretiyorum ve tüm öğrencileri bu seremoniyi topluluklarıyla paylaşmaları için cesaretlendiriyorum. Kış gün dönümünde Ankara’da da yaptık. İçsel ilahi ışığımızla bir olup onun parlamasına izin verdiğimiz bir seremoni. Bu seremonideki temel anlayış, öz benliğimizin, doğamızın ruhsal ışık olduğu. Bizlerin, beden ve zihne bürünmüş olan ruhsal varlıklar olduğumuz. İçimizin derinliklerine uzanarak, içimizde bir yıldız gibi parlayan ruhsal ışığımızı hissettiğimizde, bu ışığın hücrelerimizden akmasına izin verdiğimizde kendimizde duygusal ve fiziksel iyileşme sağlamasına da izin vermiş oluruz. İçsel ilahi ışığımızın, gökteki bir yıldız gibi içimizden yayılmasına izin verdiğimizde sevdiklerimizin, çevremizdeki herkesin ve tüm yaşam ağının ışığının da parlamasını teşvik ederiz. Bu şekilde çalışmak hem farkındalığımızı yükseltmemize ve hem içimizde hem de dış dünyamızda daha yüksek bir titreşim yaratmamıza yardımcı olur. İçsel ışık seremonilerinde çevremizi, bir topluluğu, sevdiklerimizi, doğayı ya da dünyayı şifalandırmaya çalışmayız. Daha ziyade, kendi içsel ruhsal ışığımızı hissederek güneşin ışığı gibi bizden yayılmasına izin veririz. Güneşi düşünürseniz, doğası olan ışığı üretmek için çabalamaz ya da ışığının nereye gideceğini seçmez. Bu da dişil bir süreçtir. Yapmak yerine olmak eylemiyle değişim yaratırsınız. Bildiğiniz gibi bu çok bilinen bir öğreti. Dünyada huzur, barış, sevgi, uyum ve denge istiyorsak bunları önce kendi içimizde yaşamamız gerekir. Dışımızdaki dünya bize içsel farkındalık halimizi yansıtır. Ve en önemlisi, algımız gerçekliğimizi yaratır. Seçim sizin. İster diğerlerini ve gezegenimizi hasta ve toksik olarak, ister tüm yaşamı güçlü ve ruhsal ışık olarak algılayabiliriz. Diğer insanlardaki ve her şeydeki ruhsal ışığa ve ruhsal güce odaklanmak, hem bizim hem de onların iyileşme sürecini güçlendirecektir. Işığımızla parlar, onun bizden yayılmasına izin verir ve tüm yaşamı ve dünyamızı ışık olarak algılarsak, işte o zaman iyileşme yaşanır. Ve topluluğun gücü çalışmanın gücünü katlar. Sizleri de her dolunayda ay dünyanın dört bir yanından uygulayıcıların katıldığı bu seremoniye davet ediyorum. Dolunay seremonimizin detaylarını “Yazılar” sekmesinin altındaki “Dolunay Seremonisi” başlıklı yazıda bulabilirsiniz. Sevgiler, Simin Yorumlar kapalıdır.
|
YazarSimin Işık Uysal Arşivler
Mart 2020
Kategoriler |